25 Temmuz 2014 Cuma

DIY Lampucera DAC

Sistemde kaynak olarak Rega P3-24 pikabım ve Clock ve opamp upgrade li Sony 337 ESD Cd çalıcıyı kullanmaya devam ederken, forumlarda ve camiada harici DAC (Dijital to Analog Converter ) modası yaygınlaşmaya başlayınca ilgim o tarafa kaydı. Ancak fazla para vermeden iyi performans alabileceğim neler olabileceğini anlamak adına internette bir süre araştırma yaptım. Birçok forumda araştırma yaptıktan sonra, Hong Kong da yapılan ve Ebay üzerinden satılan bir kite ulaştım. İşin enteresanı yurtdışında HiFi camiasında sözü az çok dinlenen bir modifiyeci ve kendiside bizzat DAC dizayn ve imalatı yapan bir kişi olan Lukas Fikus un Lampizator sitesinde bu kiti aldığını üzerinde bazı modifikasyonlar yaptığını ve hatta bu kitten lambalı bir çıkışda almak için bir lambalı çıkış katı tasarladığını gördüm.
 
 
İlgim daha da arttı. Bir DAC alacağım, hem çok pahalı değil, hem diyaudio.com da birçok kişi tarafından tercih edilmiş, hem Lukas Fikus tarafından yapılan incelemelere göre önerdiği modifikasyonlara göre PCB güncellenmiş, hemde lambalı çıkış veren kit sahibi olacağım. Tüm bunlar pek cezbetti ve siparişi verdim.

http://www.ebay.com/itm/24bit-192KHz-TUBE-DAC-DIY-KIT-Lampucera1-0-Lampizator-CS8416-CS4397-/251598093928?pt=US_Home_Audio_Amplifiers_Preamps&hash=item3a946a3e68

2 hafta içinde lime geçti. Aslında ilk DIY projesi olarak basit bir kit. Çünkü PCB ye parçalar lehimli hazır şekilde geliyor. PCB üzerindeki soketlerin hepsi farklı yani farklı bir ucu farklı bir girişe bağlama ihtimaliniz yok tam "fool-proof" ...





Kutuyu hemen hemen tüm projelerimde kutuyu temin ettiğim Karaköy Menevşe Han 3 üncü kat Etken Elektronikten aldım. http://www.etkenelektronik.com.tr/

Giriş çıkışları CARDAS almıştım bir vakit onları kullandım. Lamba olarak kitin içinde ÇİN malı bir lamba gelmişti onu kullandım. Yani kiti tüm diğer yan parçaları topladıysanız 1 gün içinde birleştirip dinlemeye başlamanız mümkün....

Lamba katındaki çıkış kapasitörleri SOLEN ancak bunlarıda ileride dilerseniz daha iyi çıkış kapasitörleriyle örneğin Mundorf Silver/oil, Clarity Cap SA, Rike Audio gibi değiştirebilirsiniz.

Lambalarıda Amperexle 6922 veya ECC 82 Siemenslerle değiştirdinizmi tadından yenmeyecektir. Ama tabi kite verdiğiniz para kadar kapasitöre, veya lambaya masraf yapmanız gerekecektir. Kaldırırmı bence olabilir çünkü lamba katı olarak Musical Fidelity X10 klonu bir PCB kullanılmış ki kötü bir dizayn değildir.

Neyse konumuza tekrar dönersek belirttiğim gibi 1 gün içinde kutuya delikler delindi, dıştan 800-1200 zımpara ile aderansı arttırmak adına kutu zımparalandı, siyah sprey boya ile boyandı ve iç yerleşim yapıldı. Sonuçta 1 gün kutu ve malzemelerin tedariği bir günde birleştirmeye harcayarak 2 günlük bir emekle DAC sahibi olmuştum.







DIY Le Pacific Phono Pre MM


Rega P3-24 harici PSU lu pikabımı aldığım gün birde MM Rega Phono Presini almıştım. Bir süre bu şekilde devam ettim. Bir gün Stereo Mecmuasi forumunda http://www.stereomecmuasi.com/forum/  Sn. Ionian' ın Pacific Phono Pre projesi sayesinde çok daha uzun zaman önce açılmış Le Pacific Phono Pre başlığıyla tanıştım. http://www.stereomecmuasi.com/forum/viewtopic.php?f=46&t=1456

         Resim
Ardından her zaman yaptığım gibi başladım araştırmaya, stereomecmuasi forumundaki başlığın dışında yerli yabancı forumlarda bu Pacific Phono Pre den yapanları buldum. Projelerini inceledim. Yorumları okudum. Ve sonunda yapmaya karar verdim. İşte bu noktada Sn Ionian ın önerisi devreye girdi. Point to point bağlantıyla bu Phono Preyi yapmak gözümde büyüdüğü ve o riske girmek istemem nedeniyle Boozhound Lab sitesinde satılan Pacific Phono Pre kitten sipariş verdim.

http://boozhoundlabs.com/collections/kits/products/bhl-audio-jfet-phono-preamplifier-kit-2sk170-riaa
JFET Phono/RIAA Preamplifier kit

En güzel tarafı düşük enerji sarfiyatlı bir dizayn olması itibariyle şarj edilebilir pil setiyle uzun süre dinleme imkanı vermesiydi. Örnek vermek gerekirse, 10 adet 1,2 V 2200 Mah lık NiCd pil setiyle yaklaşık 1 ay dinleme imkanı veriyor.

Boozhound inanılmaz bir hızla bana kiti ulaştırdı. Ödemeyi yaptığımın ertesi günü kargoya verdi ve kargo 3-4 gün içinde elime ulaştı. Aldım lehimi elime ve giriştim birleştirme işine....



 

Yarım günlük bir mesai ile montaj tamamlanmıştı. Tüm kapasitörler RUS PIO (Paper in Oil) bunlar ileride upgrade edilebilir.

PCB tamamda bunu kutulamak lazım. Eğer bir DIY ürün yapıyorsam ve büyük boyutlu bir PCB trafo vb kapalı mekan istemiyorsa en uygun kutuyu Karaköy Menevse Han içinde 3 üncü katta Etken Elektronikten buluyorum. O katta 2 dükkanları var birinde sadece elektronik komponent (açma kapama düğmesi, gerekirse sigorta yuvası vb elemanları burdan alabilirsiniz) diğerinde sadece muhtelif malzeme ve boyutta kutu satıyorlar. http://www.etkenelektronik.com.tr/

Ama öncesinde kutu içine yerleştirilecek tüm parçaların temin edilmesi boyutlarına göre bir iç yerleşim planlanması ve buna göre bir kutu boyutu tespit edilmesi gerekiyor. Bu PCB olacak, açma kapama düğmesi olacak, sigortalı olabilir, ok birde enerji beslemesini yapacak 10 adet 1,2V NiCd pilden oluşacak bir pil grubu kutu içinde olacak. Bunuda hem Karaköy hemde Perpada yerleri olan Birikim Pillerinden temin edebilirsiniz. En azından ben orayı kullanıyorum. http://www.birikimpilleri.com/

RCA giriş çıkışlar için hesaplı ancak kaliteli 2 tercihiniz var. Ya Neutrik olabilir yada Amphenol bunların 2 sinide Perpa dan temin edebilirsiniz. Amphenol ürünleri Nokta Elektronikte  http://www.noktaelektronik.net/anasayfa.asp  Neutrikler ise Polokom da http://www.polokom.com.tr/ bulunabilir. Malzeme kalitesi Amphenolde biraz daha iyice bir öneri olarak.

Kutumuzun boyutu ortaya çıktı ve Etkenden temin edildi. Üzerine açılması gereken deliklerde tamamlandı.
                          

Ardından siyah sprey boya ile boyandı. Boyanın pul pul atmamasını istiyorsaniz 800-1200 arası bir zımpara ile önden zımparalamanızı öneririm.  Yüzeyin tutuculuğu artıyor.

Boyanan kutunun içine iç yerleşimde yapıldı. Kablo bağlantıları tamamlandı veeee sonunda Pacific Phono Pre tamamlanarak yerini aldı. :)




                               
     

24 Temmuz 2014 Perşembe

HiFi Maceram

Müzikle ilk tanışmam ve ilgi duymam babamın eve 80 lerin başında plakçalar,radyo,kasetçalar dan oluşan SONY HMK 77B bir müzik seti almasıyla başladı. Uzun yıllar SONY seti dinledik ardından üniversite ile beraber İzmir' den ayrılıp İstanbula geldim. Üniversite eğitimim boyunca müzik dinlemekten yine hoşlanmakla beraber bir sisteme yatırım yapmadım. Ancak o donemde de AKM de Cuma günleri klasik müzik konserlerine gider, eski adıyla Harbiye Açık hava konserlerinde sevdiğim sanatçıları takip eder, barlarda canlı müzik yapan grupları dinlemeye gider müzik dinlemekten uzak kalmazdım. Ardından mezuniyet sonrası 3 sene Türkiye' de çalıştım ve Rusya' ya inşaat mühendisi olarak gittim. Bu tarih itibariyle de eşimle beraber gezgin hayatımız başladı. :) Moskova ve Bukreş' ten sonra taa ki 2 sene önce tekrar Türkiye' ye dönünceye kadar bu gezgin hayat devam etti ve 2010 ile beraber tekrar müzik hobime geri döndüm.

Öncelikle bu hobiye merak sarmış birçoğunun muzdarip olduğu WAF la ilgili hemen hiç sıkıntı çekmedim. :) WAF (Wife Acceptance Factor) negatif etkisini hemen hemen :) hiç göstermeyen eşimede teşekkür etmem gerekiyor.

Aslen HiFi ye meraklı bir çoğumuz gibi bende taşlı ve çetrefilli bir yoldan geçerek bu yolculuğumu yapıp bugüne geldim. Geriye dönüp keşke yapmasaydım dediğim şeylerde oldu ama ne yapalım ne demişler "Tecrübe yenilen kazıkların bileşkesiymiş" :)


VE İLK SİSTEMİM ;

Hoparlörler : Monitor Audio RX8
Amfi : Pioneer SX 850 Receiver
Plakcalar : Technics SL Q202 Kafa Sony nin bir kafasıydı

RX8 ler açık çalan , fiyatına karşı performansı iyi olan hoparlörlerdi. Başlangıç olarak RX8 leri almaktan hep memnun oldum. Kendi hoparlorlerimi yapıncaya kadar geçen dönemde RX8 leri değiştirmeyi hiç düşünmedim. Benim için yeterliydi.

Keşke bunları amfilerim içinde söyleyebilseydim :(

İlk başlangıcı Pioneer SX 850 ile yaptım. Bu amfinin görünüşüne bitmiştim. Ahşap kasa, gümüş ön panel beyaz kadranlar hele gece karanlıkta inanılmaz güzel görünüyorlar. Bu amfiyi hala tutuyorum hatta tutacağım. Elden geçirmem gerektiği ise kesin.....

Bu amfinin özellikle radyo katı çok iyi, ne kadar kaliteli detaylı dinamik bir performans gösterdiğine ve ne kadar iyi FM yayınları çektiğine şaşıracaksınız. Diğer taraftan içindeki trafo ile her türlü hoparlörü sürebileceğini düşünüyorum. Handikapı ise 1978 yılında üretildiklerini düşünürseniz iyi durumda bir receiver bulabilmeniz ise çok zor. Ayrıca sonuçta yıllar içinde kapasitörlerde ister istemez değerlerini kaybediyor. Ciddi zaman ayırıp elden geçirmeniz gerekiyor. Ancak görünüşü için bile koleksiyonda tutulur. ;)

VEE BİR SONRAKİ AŞAMA;

 SX850 , RX8 ve Technics pikapımla plak ve radyo dinleyerek geçen birkaç aydan sonra dürtüler başladı. Başladım araştırmaya ancak Türkiye de hem 2 inci el hemde sıfır piyasasındaki fiyatlar ın yurtdışı fiyatların üzerinde olması nedeniyle gözümü yurtdışına çevirdim.
Düşünün yurtdışında 2 inci elde 200 USD ye satılan bir amfiye Türkiye' de ikinci elde 1000 TL istenebiliyordu. Bu nedenle Türkiye ye dönmeden önceki son senelerimi geçirdiğim Romanyada araştırmalarıma başladım. Okazii. ro isimli, sahibinden.com benzeri sitede her akşam ne var ne yok diye bakıyordum.

Birgün PrePower DBX bir set buldum. Baktım fiyatıda çok makul internette yaptığım bir araştırmadan sonra siparişini verdim. O aşamada geldiğim noktada çok emeği olan Necdet arkadaşımın sayesinde İstanbula Bükreşten araçla geldiği bir gün amfilerime kavuştum.

Büyük hevesle o hayvan ölüsü gibi ağır poweri de taşıyıp kurdum. Aman allahım o anda yıkıldım. :) Disco dinleyen bir adam olsam neyse ama o gümbür gümbür süslü sesi duyunca gördünmü yaptığını dedim kendi kendime... Buradan elde ettiğim tecrübe sen sen ol dinle oyle al. Bu paraları harcıyorsan dinlemen lazım.

Klasik müzik plaklarım JAZZ CD lerim can çekişiyordu. Neyse dedik buda yaşanacakmış....


VEEE BİR SONRAKİ AŞAMA;

Bu DBX tecrubesinden sonra çıkış yolları ararken kendime farklı forumlardan aldığım önerilere ve yurtdışı forumlardaki bazı yorumlar doğrultusunda iyi bir pre araştırmaya başladım. Sonunda Kadıkoyde bir 2 inci el dukkanda Luxman C05 buldum. İnternete baktığınızda oldukça iyi bir pre zamanında eşlenik power ile C05+M05 çifti dönemine damgasını vurmuş. Sağ sol kanal ayrı trafo içindeki komponentlerin hepsi birinci sınıf yani bir tane bile handikapı yok. Neyse düşün taşın dukkanda başka bir powerla dinle beğendim ve DBX in presi ile takas ederek aldım. Romanyadan bana cok ucuza geldiği için aslında kar ederek takasa soktum.


Eve geldim. Taktım sisteme ve tamam dedim bu beni götürür. Performans hoşuma gitmeye başlamıştı.

Hoparlör : Monitor Audio RX 8
Pre Amfi : Luxman C05
Power : DBX BX3 Mk2
Plakçalar : Technics Q202

Tam bu dönemde sisteme bir CD player eklemem gerektiğine karar vermiştim ve araştırmalarıma başlamıştım. Uzun araştırmalardan sonra namı yürümüş Phillips TDA 1541 DAC (dijital analog konverter chipi) olan bir CD player almam gerektiğine karar verdim. Tüm yorumlarda bu chip ile ilgili  son derece analog çalan, süslemeyen kayıtta ne varsa aynen veren bir chip olduğuna dair övgüler belirtilmekteydi.

Marantz ve Sony alternatiflerimi buldum. Bir sıralamada yapmıştım kendi içinde.... Bir gün yenibosnadaki Eskidji de dolaşırken CD playerimi gördüm. Sony 337 ESD  listemde başlarda olan CD playerler lardan birisiydi. Pazarlık vs derken baktım yüklenmiş arabaya doğru yürüyorum. :)

Bu CD playerin gelistirmelere müsait olması ve uluslararası piyasada övgü alan Lukasz Fikus tarafından şiddetle tavsiye edilmesinin kararımda ciddi etkileri vardı.

http://lampizator.eu/LAMPIZATOR/REFERENCES/Sony%20337ESD/sony337.html

Aldığım en doğru kararlardan biri olduğunu zaman bana tekrar tekrar gösterdi. Sony 337 ESD sahibi olduktan sonra yapılabilecek geliştirmeleri takip etmeye başladım. İlk el atılması gereken geliştirmenin Clock modul gelistirmesi olduğu konusunda genel konsensus sonrası alternatiflerimi araştırdım ve sonuçta tent labs ve kwak modullerini kısa listeye aldım. Ikisi arasındaki değerlendirmeleri okumaya devam ettim. Uzun araştırmalardan sonrada hadi bakalım tent labs modülü alalım dedim ve siparişimi verdim.

http://www.tentlabs.com/Components/cdupgrade/xo2xo3/index.html

Önce yine arkadaşa Romanyaya geldi oradan da benim elime geçti. Hemen o hafta sonu taktırdım. İşte o günden bu yana CD playerimi kullanıyorum. Aman hergun dua ediyorum başına bir şey gelmesin sistemin demirbaşı olarak yerini aldı. Çok memnunum. Elbette çok daha üst düzey güncel yeni imalat yeni teknoloji yeni DAC chiplerin kullanıldığı CD Playerlar var. Ama ne verdin ama karşılığında ne aldın dersek o zaman üst sıralarda yerini alacaktır. TDA 1541 hakikaten farklı bir chip.

Sistemimin o gün itibariyle fotoğrafı;
Pre Luxman C-05
Power DBX BX3 Mk
Receiver Pioneer SX-850
CD Player Sony 337 ESD (Tentlabs clock modul, opamp ve power cord upgradeli)
Pikap Technics SL Q202 kafa Grado Gold1
Tuner Technics STG90
DAT Sony 60 ES
AVR Denon 2106
Hoparlörler Monitor Audio RX8


Kablolar
Hoparlör Kabloları TMC Bi-wire
Interconnect Kaynaklar ve Pre arası Atlas Equator MK2 ve Superior
Interconnect Pre Power arası TMC Yellow
Power Kabloları VDH Mainstream 

 
Fotoğraftada göreceğiniz üzere sistem elektronikleri o tarihte IKEA dan alınmış katlı alcak raf dolap içindeydi. Yukarıdaki araştırmalara paralel olarak raf sistemlerinide inceliyordum. Farklı sistemler vardı yere spike uzerinde oturan rijit cerceve raf sistemleri, her tabası ust uste spikelı cam veya ahsap raf sistemleri vb. Hangisini zorlanmadan yaptırabilirim derken ahsap ust uste spike lar uzerine oturan sistemi seçmeye karar verdim. Ust uste spikelar üzerinde oturuyor olması resonans ve vibrasyonu daha iyi sönümleyeceğine inanmam bu kararımdaki diğer etkenlerdi.

İyi bir raf sisteminin neler sağlayacağını o zaman deneyimleme fırsatım oldu. İyi bir raf sistemi bence mutlaka gündeminizde olmalı. Sonuçta elektroniklerden vibrasyon, rezonans ı ne kadar uzak tutabilirseniz performansınız o kadar artıyor.

Raf sistemininde katılmasıyla sistemin fotoğrafıda şöyle oldu;




O dönem para ayırmamam nedeniyle eh fena değil rahatsız etmiyor o kadar mantığıyla bir süre  Luxman C05 pre ve DBX BX3 powerlı sistemi dinlemeye devam ettim. Bir süre sonra DBX BX3 powerı satıp, power olarak Pioneer SX850 nin pre girişini kullanarak müzik dinlemeye devam ettim.


O dönemde tanıştığım Aytekin Abiye zaman uğrayıp hem akıl alıyor hemde elinde ne var ne yok ona bakıyordum. Şahsen piyasada o tarihlerde 2 inci elde güvenilir adres bulma sorunu vardı. En azından benim çevremde :) Bu noktada keseyim :)

Bir gün yine Aytekin Abiye uğradığımda, bana eline bir pre power A Class amfi geldiğini temiz olduğunu söyledi. Baktım fiyatıda makul hemen internette yurtdışı fiyatı vs derken abi dedim ben bunları götüreyim evde kendi sistemimde bir dinleyeyim dedim sağolsun beni kırmadı yüklendim geldim kurdum. Ve tamam dedim işte şimdi oldu. Ardından hemen telefon ettim abi bunlar geri gelmiyor. Bana hesap numaranı söyle parayı göndereyim. :)

O gün bir A Class Vincent SA 11 ve SP 61 Pre-Power sahibi oldum. :)





O gün uzun süre birçok albümü tekrar dinledim. Bu arada o günlerde hoparlor kablosuda QED Genesis silver biwire ile değişti.
Artık müzik dinlemek benim için bir keyif olmuştu. Class A nın ne kadarlık bir pre power olduğundan bağımsız sese etkisi oluyor. Fakat yine siz siz olun bunada pek takılmayın artık öyle Class ta oyle dizaynla çözülmüş amfi setleri varki bazen Class A/B bir amfi A dan daha iyi çalabiliyor. Mutlaka dinleyin almadan.

Pre Vincent SA11 A Class
Power Vincent SP61 A Class
Receiver Pioneer SX-850
CD Player Sony 337 ESD (Tentlabs clock modul, opamp ve power cord upgradeli)
Pikap Technics SL Q202 kafa Grado Gold1
Tuner Technics STG90
DAT Sony 60 ES
AVR Denon 2106
Hoparlörler Monitor Audio RX8

Kablolar
Hoparlör Kabloları QED Genesis Silver Biwire
Interconnect Kaynaklar ve Pre arası Atlas Equator MK2 ve Superior
Interconnect Pre Power arası TMC Yellow
Power Kabloları VDH Mainstream 

Vincent Pre-Powerları aldıktan sonra bir süre Monitor Audio RX8 lerle dinledim. Tam bu sıralarda ayrı başlıkta yapım süreçlerini anlattığım Jensen Hoparlörlerimi yapmaya başlamıştım. Vincent Pre-Power işte bu Jensenlerle uzun süre beni götürdü.

Taaaa ki audiophile.org da Gamut Pre Powerları görünceye kadar. Jensen hoparlörlerimi yapıncaya kadar  Gamut diye bir firmanın varlığından haberim yoktu. Jensen hoparlörümün tiz-mid-bass tüm sürücüleri Scanspeak. Jensen dizaynını incelerken sürücüleri Scanspeaklerle  ilgili yorumları araştırırken internette ilk kez Gamut firmasıyla tanıştım. İkiside Danimarka firması, baktım hoparlörlerindeki tüm sürücüler scanspeak, üstüne Gamutun parronu Lars Goller uzun yıllar Scanspaekte çalışmış, hemen bir düz varsayım Gamut pre power benim Jensenle iyi eş olacaktır. Dedim ve hemen sahibiyle konuştum. Getirdim bağladım dinledim ve tamam dedim ben bunları alıyorum. O gün Jensen hoparlörlerim ruh ikizlerini bulmuşlardı. Buda en çok beni memnun etti. :)
Gamut C2R Preamp ve Gamut D200 Mk3 Power
                                   
Diğer taraftan hoparlörleri tamamladığım aylarda içimdeki dürtü artık sistemin analog tarafında da bir değişikliğin zamanın geldiğini söylüyordu. Yaptığım araştırma soruşturma ve Sn Hakan Cezayirlinin önerileri sonrasında harici güç kaynaklı Rega P3-24 sahibi oldum.




 

DIY Hoparlör Kablosu

Uzun süre stok hoparlor kablosundan başlayarak INAKUSTIK gumus kaplı bakır kablosunu ve ardından uzun süre QED Genesis Silver kullandım. Kablo dağarcığımda bu kablolarla sınırlıydı. Ancak hoparlörü yapıp iç kablolamasınıda gümüş kablo ile yapınca artık poweri hoparlörlere daha kaliteli bir kablo ile bağlamak gerektiği hep aklımın bir köşesindeydi.
Bu düşünce sürekli beni dürtüyordu. Bu vesileyle birçok farklı DIY hoparlör kablo dizaynını araştırdım. Sonunda her okuduğum DIY kablo tanıtımlarından geriye kalan önemli detay ve bilgileri derleyerek aşağıdaki kabloyu yaptım.

Yapımı aşamalar halinde tamamlayabildim. Sırayla şu aşamalar sonunda sizinde uzun yıllar kullanacağınız bir hoparlör kablosuna sahip olacağınızı söyleyebilirim.

1. Öncelikle her bir kanalda her bir + ve - ye 2 ser adet 1 mm NEOTECH gümüş tel gececek şekilde gümüş teli EBAY tayvandan sipariş ettim ve geldiler. Artık adamın elinde kalmadığı için linkini vermemin pek bir espirisi kalmadı ama ebayde aratınca farklı tedarikçilerden ulaşabilirsiniz.

2. Ardından gümüş tellere geçireceğim teflon kılıf ve teflon kılıf üzerine geçireceğim pamuk kılıfı http://www.hificollective.co.uk/components/wire.html sitesinden sipariş geçtim. Bu sitede farklı markaların gümüş telleride mevcut. 

3. Praktikerden 1 1/4 inch bogumlu su hortumu aldım. Bunu almamın nedeni diğerlerinden daha esnek olmasıydı.

4. Ardından ihtiyacım olan 0 numara silis kumu akvaryum malzemeleri satan bir dükkandan buldum. Bu kum cok ince kum saatlerinde kullanılan kum.

5. Ayrıca hortum etrafından saracağım bakır folyo (bunu bir arkadaş sayesinde fabrikadan temin ettim) ve folyoya lehimleyeceğim bir kablo temin ettim.

6. Estetiğini düzeltmek için ısıyla daralan makaron ve file kılıf aldım.

Malzemelerin tümünü bir araya topladıktan sonra imalata başladım.

1. Gümüş telleri teflon kılıf içinden geçirdim. 

2. Ardından Teflon kılıfı pamuk kılıf içinden geçirdim ve önce 2 li gruplar halinde büktüm. Sonucta her + ve - için 2 mm kalınlık gümüş telim oldu. Ardından her kanaldaki (sol ve sağ) + ve - kanal hatları tekrar büktüm. Sonucta aşağıdaki kabloya ulaştım. Fotograftaki siyah lastik kordonu takı malzemesi satan bir dükkanda bulmuştum acaba bir işe yararmı cok yumusak diye aldım ama bir katkısı olmayacak hic takmayın kafaya bu neden diye.

3. Daha sonra hazırladıgım grupları 1 1/4 inch su hortumunun içinden geçirdim ama zurnanın sırt dediği yer burası kumu sıkı şekilde hortum içine basmaktan geçiyor. Hortumun bir başında kablo dısına bir bez gecirdimki sıcak silikon toplanarak hortum ucunu kapatabilsin yoksa orada tutmak mümkün olmayacak ve hortum içine akacak. Bosluğu sıcak silikonla doldurdum.

 

4. Bu aşamadan sonra kabloyu hortum merkezinde nasıl tutarım diye kafa yordum ve aşağıdaki şekilde balkondaki rafın ayağına kelepçeler yardımıyla tam düşey olarak sıkı sıkıya bağladım.


5. Silis kumunu içine dikkatlice doldurdum ve ardından sert bir cisim olabilirben cekicle yaptım, hortuma vurarak hortum içindeki kumun sıkışmasını ve oturmasını sağladım. Kumu doldururken ve kumu sıkıştırırken mutlaka ama mutlaka içteki kabloyu diğer elinizle gergin şekilde ortasında tutun. Aksi takdirde kum doldurdukca hortum yuzeyine yaklasıryor kablo hortum içined toplanıyor ve kablo boyu kısalıyor. Ayrıca kumun titreşimi alması zorlaşıyor yuzeye yakınlaştıkça dıştaki titreşimlere maruz kalıyor.

6. Kumuda guzelce doldurduktan sonra diğer tarafıda dikkatlice sıcak silikonla dolduruyorsunuz ve işte kumu 2 taraftan sıcak silikonla hortum içine hapsettiniz.


7. 2li kablo gruplarını ısıyla daralan makaron içine aldım ve makaronu daralttım. Uclarına WBT hoparlor ucu taktım.


8. Sıra RFI EMI için alacağımız önleme geldi. Bunun için bir arkadaş aracılığıyla temin ettiğim bakır folyoyu hortum etrafına sıkıca sardım. Folyo yerine PERPA dan bakır örgüde temin edebilirsiniz.


9. Ardından power tarafındaki bakır folyo bitişine bir bakır kablo lehimledim ve üzerine kablo çorabı geçirerek ısıyla daral makaronla sıktım. Boylece bir çift gümüş bakır zırhlı bence high end hoparlor kablosu sahibi oldum.

 

DIY Jensen Hoparlör

DIY Jensen Hoparlör

Romanya’ dan döndükten sonra Hi Fi dünyasına ilk resmen ve fiilen girdiğim dönemde Monitor Audio RX8 lerimi mutlu mesut dinliyordum. Ama yeni bir hoparlör alma hesabım olmasa da muhtelif distribütör firmada yine muhtelif farklı marka amfi ve hoparlör setlerini dinliyordum.

Ama hani meraktan da olsa şu hoparlörün fiyatı ne desem, aldığım yanıt benim bu rakamları bu hobiye hiçbir zaman ayırmayacağım duvarına toslayarak geri tepiyordu. Internette başkaları ne yapıyor yurtdışında bu hobiye meraklı insanların eğilimleri ne yönde araştırmaları yaparken ulaştığım yabancı bir DIY platformu olan www.diyaudio.com forumunu takip etmeye başladım.Yurtdışındaki birçok HiFi severin yaptığı hoparlör amfi vb. sistem elemanının hikâyesini okuyup aferin be adama diyordum. Okuyor imreniyordum ancak olay gözümde büyüyordu.

Türkiye' deki forumları takip ederken Sn Aytekin Erçinle tanıştım ve yaptığı raf tipi hoparlörleri dinleme şansı buldum çok hoşuma gitmişti. Yukarıda bahsettiğim distribütör firmalarda gördüğüm uç rakamlara satılan birçok 3 yollu hoparlör kadar bass performansı iyi bir raf tipiydi. Dedimki demekki kendinde girişsen böyle bir raf tipiyle dahi mağazadaki 3 yollunun performansını yakalayabiliyorsan neden bende girişmeyeyim dedim.

Aytekin Bey'in önerisiyle Danimarkalı bir DIY' er olan Troels Gravesen' in  www.troelsgravesen.dk sitesindeki tüm alternatif dizaynlarını, bu dizaynları yapmış HiFi severin imalatlarını ve yorumlarını okumaya başladım. 

Troels in sitesinin yanında kendi araştırmalarımla ulaştığım;

sitelerindeki dizaynlarında %80 ini inceledim. Yabancı forumlarda yapanları buldum ve hemen hepsiyle yazıştım.

Tüm bu araştırmalarımdan sonra maliyet sıralamasına göre ve aldığım kullanıcı yorum ve tavsiyeleri ile Troels Gravesen in dizaynı olan Jensen 1071'i ( http://www.troelsgravesen.dk/Jensen.htm ) yapmaya karar verdim. Ama elbette bu kararı alırken Troels in sitesindeki sempatik olmayan kabin dizaynı na alternatif diyaudio forumundan Bob Harnisch in kabin dizaynının sempatikliği ve kabin çizimlerini benimle paylaşmasının da etkisi oldu.
 
Tüm araştırma ve yazışmalarımdan bazı temel notlar aldım. Bunlar;
  •       Kabin dizaynında hacimle oynama
  •       Hoparlör MDF ön panel kalınlığını yan ve arkalara göre kalın tut. Minimum yan ve arka panel kalınlıklarını 22 mm al. Bu durumda ön 30 mm olabilir.
  •      Crossover elemanlarında, eğer sürücülerin hakediyorsa  imkan varsa gidebildiğin en kaliteli komponentlere git. Sürücülerin ve crossover komponentlerinin fiyat skalasını yakın tut. Yani 50 USD lik bir sürücüye 50 Eu luk bir kapasitör almaya gerek yok.
  •      Yansıma, yankılanma ve kabin duvarlarının rezonansının hoparlör performansına kötü etki etmemesi için iç izolasyonunda kaliteden kaçma yapılması gerekenleri eksiksiz yap.
  •       Kabin imalatını mümkün olduğunca stabil ve rijit yap.

Bu notlara göre kendime bir yol haritası çizdim....

Kabin imalatını, halen kullandığım Raf Sistemini yaptığım  Unal Usta ile yaptım. Öncelikle Bob’ dan aldığım çizimlerden aldığım ölçüleri MDF panellerin üzerine 1 cm fazla olacak şekilde çizdik ve kesim planını oluşturduk. Kabin imalatında yan üst ve alt ile arka panelleri 22 mm, ön paneli ise 30 mm MDF den kestik.

 


Paneller kesildikten sonra çizimdeki ölçülerine getirmek için ince kesimleri yapıldı.Bu noktada marangozunuza ne kadar güvenirseniz güvenin kesimin aynen sizi ölçülerinize göre yapılıp yapılmadığını takip edin.
Sonraki etapta iç destek elemanlarının orta boşlukları boşaltıldı ve boşlukların tüm kenarları yuvarlatıldı. Deneme amaçlı iç destek ve yan paneller geçici bir araya getirilerek destek kenarlarının yan kabin panelleri ile tam öpüşüp öpüşmediği kontrol edildi. Zımparası yapıldı. Bu esnada geçici bir araya getirdiğimizde destek kenarlarından kurşun kalemle desteklerden arta kalan yüzeyler kabin yan ve arka paneller ile üst ve alt panellerinde işaretlendi.

 
                                           


İç destekler ustanın tabiriyle bağırsak kanalları açılarak tutkal iyice bağırsak ve kanallara sürülerek sıkıldı ve işkence ile sabitlenerek tutkal donmaya bırakıldı.

 


 


Ardından yukarıda belirttiğim kurşun kalemle işaretli alanlara bitüm membran yapıştırıldı.

 

Bitüm membran ile ilgili bazı açıklamalar yapmak gerekecektir;
 
aslında yurtdışında DIY çok yaygın olduğu için firmalar direkt bu amaca yönelik ürünler üretiyorlar.
Temel amaç kabin duvarlarındaki oluşacak rezonansın engellenmesi. Bu kouyla ilgili yabancı bir forumdaki yazışmalar ve bazı alternatif ürünler su şekilde 

http://www.pinkfishmedia.net/forum/showthread.php?t=32999

2 mm den 4 mm kalınlığa kadar urun var. Yurtdışı alternatiflerden birkaçı;
(Aslında ters olarak bu izolasyon malzemesi de yurtdışında pek kullanılmaz   belki de yukarıdaki firmalar bu nedenle adrese özel imalat yapıyorlar)
Türkiye’deki membranlarda Sika ve Yalteks ürünlerinin, yurtdışındaki bitumen pad ile yaklaşık aynı özelliklerde olduğunu (yoğunluk, kalınlık gibi) gördüm. Yurtdışı yurtiçi toplamda 16 senedir inşaat mühendisi olarak çalışıyorum birazda malzemeleri buradan tanıdığımı da belirtmem lazım. Türkiye’de daha ucuz olan ürünlerde yoğunluk tutmuyor. Ayrıca bitum miktarı ucuz olanlarda az olduğu için zamanla ısınında etkisiyle kuruyor ve kırılmalar başlıyor.

Kullanacağınız urun (hoparlörü uzun seneler kullanacağınızı kabul edersek) dayanımı yüksek yani keçe takviyeli 3,6 kg/m2-4 kg/m2 arasında seçmek yurtdışında bu amaç için üretilen ürünlerle yaklaşık aynı performansa götürür.
Sonuçta bir fark yurtdışında kendinden yapışkanlı membran plakalar kullanıyorlar. Alternatif olarak Türkiye’de örneğin Yalteks Elastoser 300-EP veya benzer teknik özelliklerde (bitüm miktarı ve yoğunluk)malzeme kullanabilirsiniz.

http://www.yalteks.com/index.php?option=com_k2&view=item&id=15:elastoser-300-ep&Itemid=760&lang=tr#twoj_fragment1-1

Not: Elastoser 300-EP-AR arduvaz kaplı bu membranı kastetmiyorum. Bunda çatıda güneş ısınlarından korumak için granül arduvazla kaplanıyor. AR uzantısı ekliyorlar.

Bir sonraki etapta yumurta kutusu süngerleri bitüm membran üzerine zımba ile tutturduk.




Bu süngerleri alabileceğiniz birkaç yer;

http://www.ersansunger.com/urunler/akustik-ses-yalitim-urunleri.html

http://keskinleryapi.com/yumurta-sunger-fiyatlari.html

http://www.istanbulsunger.com/index-3.html

Bu firmalar İstanbuldan ancak bulunduğunuz şehirden de araştırırsanız temin etmek mümkün olacaktır.

Veeee sonunda kutular kapatılacak hale geldi. Bu etapta tüm panellerde kenarlar boyunca kanallar açıldı ve ince ahsap lata (bağırsak :) ) ile kanallara tutkal sürülerek sıkıştırıldı.
Bir taraftan CNC de ön 30 mm lik panellere driver delikleri ve yuvaları açıldı. Ayrıca ön panelde driver delikleri içe gelen kenarlarına pah verildi.




 





Artık tüm kutular tamamlanmıştı. Son zımparası yapılarak boyaya hazır hale getirildi.





Bu arada spike montajları için alt panelde spike delikleri açıldı ve Bauhausdan alınan celik dübeller deliğe sürüldü.


Sıra boyadaydı. Son bitişin güzel olmasını istediğim için öncesinde ciddi bir arştırma yaptım. MDF nni çok emici olması nedeniyle boya öncesi atılacak astar çok önemliydi. Sonunda arastırmalarım sonucu oto boyası satan bir firmadan 4K astar (otoboyacısına söyleyince o biliyor) aldım ve siyah oto boyasıyla ümraniyede bir oto boyacısıyla anlaştım. Son kat boyaya ayrıca cila katıldı. Sonucta kabinler aşağıdaki hale geldi.



Kabin imalatına paralel driver ve crossover elemanlarının siparişlerini  www.europe-audio.com sitesinden vermiştim. Tüm parçalar öncelikle Romanya da çalışan arkadaşıma geldi. Arkadaş sağolsun Türkiye ye geldikçe beraberinde tüm malzemeleri getirdi. Kabin imalatı bitmeden tüm parçalar elime geçmişti.


 

  


Bir sonraki etapta iş tekrar sağolsun cefakar Necdet e düştü. Romanya' dan getirdiği gibi crossover elemanlarını ayrıca bir araya getirdi. Tabi benim yardımlarımla :)


MİD ve TİZ Crossover devresi
MİD ve TİZ Crossover devresi
BASS Crossover devresi

İş artık kabinleri toplamaya gelmişti. Birkaç günümü aldı ama sonunda bir araya getirdim. Cesaretimi toplayıp kendi hoparlörümü yapacağım dediğim günden 7-8 ay sonra artık kabinlerimi tamamlamıştım. Hayal gibiydi ama artık dinleyebilecektim.